16. Yüzyılda, Osmanlı’nın merkezi olan İstanbul İmparatorluğun ve dünyanın en merkezi ve popüler şehriydi. Bu dönemde İstanbul'da açılan ilk tarihi kahve evleri, kahvehane kültürünün doğduğu yer haline geldi. Osmanlılar Yemen'i fethettiler ve Yemen’den çekirdek ihraç etmeye başladılar, böylece kahvenin keşfine ilk adımı attılar, böylece İstanbul kahvenin yüklendiği liman haline geldi. Kısa bir süre sonra kahve çekirdekleri, ilk kahve karışımının elde edildiği Hindistan ve Doğu Hint Adaları'na giden rotaya doğru yol alarak Asya'ya ulaştı.
Café İstanbul: Yoğun ve baharatımsı; Tarihin yaşanmış bir harmanı.
Arap moka çekirdeğinin Hindistan notalarıyla buluşması sonucu ortaya çıkan bu lezzet, oryantal atmosferi her yudumda yaşatıyor. Tarihin bu zengin buluşması, damakta yoğun kavrulmuş, biberimsi ve baharat notaları ile egzotik bir tat bırakıyor. Yoğunluk 10
Venedik, kahvenin Batı Avrupa'ya giriş noktasıydı. Tüccarlar, Etiyopya ve Yemen kahvesini Venedikli zenginlere yüksek ücretler karşılığında satarak bu yeni lezzeti denemek için onlara ayrıcalık sağlıyorlardı. Oryantal kökeni ve canlandırıcı özellikleri nedeniyle kahve, başlarda İtalya'da günahkâr bir içecek olarak kabul edildi ve Hristiyanlık için bir tehdit olarak değerlendirildi.
Ancak Papa VIII. Clement’in, kahvenin eşsiz tat ve aromaya sahip olduğunu fark etmesi sayesinde kahve, hristiyan kültürü tarafından kabul edildi ve italya’daki ilk kahve evlerinin hikayesi başladı.
Caffè Venezia Çiçeksi ve Meyvemsi; Tarihin yaşanmış bir harmanı.
Harrar'ın Antik bölgesinden gelen kahve Hindistan'ın Arabika çekirdekleri ile birleştirildi. Çiçeksi ve meyvemsi notalarının bu birleşimi güçlü ve karmaşık bir karakter oluşturdu.
Yoğunluk 7.
Dünyanın En Eski Kahve Evlerini Keşfetmeye Davetlisiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder