Sayfa 11
Kahve fincanını kaldırdı, ağzından birkaç santim uzakta tutup içine baktı. Gözlerini kahvenin belirgin bir biçimde dalgalanan yağlı yüzeyine dikti. Fincanı daha sıkı kavradı. Sıvı duruldu. Elleri artık titremiyordu. Geçmişti.
Bir diğer olasılık: Her şey bir düş müydü?
Sayfa 73
"Ancak, raporunda bir iki çarpıcı özellik dikkatimi çekti. Örneğin günde ortalama otuz ila kırk fincan içtiğinizi söylemişsiniz."
"Doğru."
"Buraya geldikten sonra hiç kahve içtiniz mi?"
"Hayır. Burada kahve bulunduğunu görmedim."
"Hastalarımızın ancak kontrollü bir deney çerçevesinde ve uyku düzenlerini nasıl etkilediğini görmek için kahve içmelerine izin veririz. Demek aradınız?"
"Evet."
"Peki son on dokuz saattir içmediğinize göre, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
"Rahatsız."
"Günde otuz kırk fincan bana biraz aşırı göründü. Neden bu kadar çok içiyorsunuz?"
"Uyanık kalmama yardım ediyor."
Jonathan Coe'nun kitabı Uyku Evi, İngiltere'den ve Fransa'dan ödülü olan kurgusu süper bi kitap. Tek sayıyla numaralanmış olan bölümler 1983-84 yıllarını anlatıyor; çift sayıyla numaralanmış olanlar ise 1994 yılına ait..
Kitaba başladığınızda cümlelerin 80'li yıllarda yarım kaldığını düşünüyorsunuz ya da baskı hatası olabilir diye düşünüyorsunuz, ama aslında Jonathan Coe'nun mükemmel kurgusuyla karşı karşıyasınız. Tek sayı bölümde çift sayı bölümleri merak ediyorsunuz.. En çok da uyku ve sinema bilgisiyle sevdirdi kendisi Coe..
Öğrenciyken Ashdown'da aynı evi paylaşan dört kişi..
Gördüğü rüyaları gerçek zanneden narkoleptik Sarah; sinema saplantısı nedeniyle uykusuzlukla boğuşan Terry; yanlış anladığı için, Sarah için hayatının içine eden beyefendi adam Robert (aşk insana neler yaptırıyor dedirtti bana, yemin ederim gerizekalısın.. bi konuşsaydın, bi sorsaydın); bi de Gregory var ki! 10 yıl sonraki paylaştıkları evi kliniğe çeviren kişi..Uykusuzluk sorunlarını ortadan kaldırmak için her yolu deniyor hasta, beceriksiz herif :)
Birbirlerine aşık olmuş, aynı evi paylaşmış, on yıl sonra birbirlerinin izlerini silmeye ya da hatırlamaya çalışan; aynı klinikte yapamadıklarını, konuşamadıklarını toparlamaya çalışan insanlar..
Kitabın sonunu anlatmak istiyorum (ki kitap okumadığınızı biliyorum_ki başka bakışlara ihtiyacınız olmuyor mu, hiç anlamıyorum sizi), ama rica edildi 'yazma' die..
Sonsöz: Siz siz olun insanların 'UYKU' ile arasına girmeyin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder